23 Nisan saat 12.49'da İstanbul Silivri'ye yaklaşık 23 kilometre mesafede, Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun kritik Kumburgaz segmentinde ve 7 kilometre derinlikte hissedilen bir deprem meydana geldi. Deprem, İstanbul ve çevre illerde kısa süreli paniğe yol açtı.
TMMOB'dan Geçmiş Olsun Mesajı ve Önemli Uyarılar
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, depremin ardından yaptığı yazılı bir açıklamayla depremden etkilenen tüm vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. Dr. Tatar, "Meydana gelen bu sarsıntıda yaralanan tüm vatandaşlarımıza acil şifalar diliyor, ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz" ifadelerini kullandı.
Uzmanlar Gelişmeleri Yakından Takipte: Marmara Fay Hattı Uyarısı Yeniden Gündemde
Jeoloji Mühendisleri Odası'nın bünyesindeki Deprem Danışma Kurulu tarafından yakından takip edilen bu son sarsıntı, özellikle 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinden bu yana bilim insanlarının sıklıkla dile getirdiği Marmara Denizi içinden geçen aktif fay hattına ilişkin yapılan kritik uyarıları bir kez daha kamuoyunun gündemine taşıdı. Dr. Tatar, Marmara Denizi'nin bu tehlikeli bölümündeki fay hattının üzerinden 25 yılı aşkın bir sürenin geçtiğini ve bu nedenle büyük bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu bir kez daha hatırlattı.
"Afet Eğitimi Hayati Önem Taşıyor, Ancak Mevcut Hazırlıklar Yetersiz"
Dr. Tatar, Türkiye'nin genel olarak afetlere karşı yeterli düzeyde bir hazırlık yapmadığını ve bu tür doğal felaketlerin ardından yaşanan yoğun panik ortamının da bu yetersizliğin en açık göstergesi olduğunu vurguladı. Dr. Tatar, "Toplumsal olarak afetlere karşı direnci artırmak amacıyla, barınma, ilk yardım, arama kurtarma ve iyileştirme gibi hayati konularda kapsamlı yasal düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmeli ve toplumun her kesiminin bilinçlendirilmesi için etkin afet eğitimleri düzenlenmelidir" diye konuştu.
Deprem Gerçeğiyle Cesurca Yüzleşme Çağrısı
Bilimsel verilere dayalı, akılcı şehir planlaması anlayışının benimsenmesi, depreme dayanıklı ve güvenli yapılaşmanın sağlanması ve toplumun her kesimine yönelik etkin afet farkındalık eğitimlerinin yaygınlaştırılmasının hayati önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Tatar, afetlerle topyekûn mücadelede yalnızca bir ilin veya bir kurumun çabasının yeterli olamayacağını, bu mücadelenin ancak tüm toplumun ortak sorumluluğuyla başarıya ulaşabileceğini vurguladı.
"Deprem Gerçeğini Asla Unutmadan, Geleceğe Güvenle Bakmalıyız"
Dr. Tatar, sözlerini şu önemli ifadelerle tamamladı: "Ülkemizin bir deprem gerçeğiyle yaşadığını asla unutmamalıyız. Bilimsel ve sürdürülebilir bir anlayışla deprem risklerini en aza indirecek etkili önlemler almak ve afetlere karşı dirençli, güvenli kentler inşa etmek için vakit kaybetmeden çalışmalara başlamalıyız. Unutmayalım ki, deprem gerçeğini aklımızdan çıkarmadan, bilimsel ve sürdürülebilir bir yaklaşımla deprem risklerini azaltacak önlemleri hayata geçirmek ve afetlere dayanıklı şehirler yaratmak için her zamankinden daha fazla çalışmalıyız."
"Gelecek Nesiller İçin Hazırlıklı Olmalıyız"
Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, deprem güvenliğini sadece teknik bir konu olarak değil, aynı zamanda hayati bir toplum meselesi olarak gördüklerini belirten Dr. Tatar, "Depremlerin ne zaman ve nerede olacağı önceden kestirilemez; ancak alınacak tek bir doğru ve zamanında hazırlık bile büyük can ve mal kayıplarını önleyebilir. Gelecek nesillere güvenle yaşayabilecekleri bir ülke bırakmak için, deprem gerçeğini hiçbir zaman unutmamalı ve her türlü senaryoya karşı sürekli olarak hazırlıklı olmalıyız" uyarısında bulundu.
BURSA (UHA) - REMZİ YILDIRIM